eyüp peygamber sabır makamı hikayesi
Hazreti Eyyup (a.s.) sabrı ile bilinen peygamberlerden biridir. Birçok kişi tarafından özellikle Hazreti Eyyup’un göstermiş olduğu sabır nedeni ile hayatı merak edilmektedir.
Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi. Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi. Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu. Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu.
Mekke'de, Taif'de ve Uhud'da sabrın destan kahramanı son Peygamber'in sabır dersinden bir ders almış mıyız? (S. Karakoç, Kıyamet Aşısı, s. 10-12). Kudüs : Bir Şehrin Hikayesi gzt
Şanlıurfa'ya Sabır Evleri inşa ediliyor! Yayınlanma: 15:21 - 22 Nisan 2020. Şanlıurfa'da peygamber kabirlerinin yer aldığı Viranşehir ilçesindeki Eyyüp Nebi Mahallesi'ne, TOKİ ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle ziyaretçilerin kalabileceği "Sabır Evleri" inşa ediliyor.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, "Sabır timsali" olarak anılan Hazreti Eyyüp Peygamber ile eşi Rahime Hatun ve Elyasa Peygamber'in de kabrinin bulunduğu Eyüp Nebi beldesindeki makamı
Rencontre Ligue 1 Ce Week End. Peygamberler arasında sabrı ile tanınan Hz. Eyyüb'ün hastalanıp çile çektiği mağaranın da yer aldığı makam, sabır dileyenlerin akınına uğruyor. Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Eyyüb peygamberin makamı ziyaretçilerin yoğun ilgisini Hz Eyüp Şifalı su nerede?2 Hz Eyüp kaç yıl sabretti?3 Eyüp Peygamber Makamı hangi otobüs gider?4 Hz Eyüp ne ile imtihan edilmiştir?5 Hz Eyyub’un Magarasi nerede?6 Eyüp Peygamber nasıl iyileşti?7 Sabır taşı nerededir?8 Eyüp aleyhisselamın eşi kimdir?Hz Eyüp Şifalı su nerede?Eyyüp'ün hastalanıp çile çektiği mağaranın da yer aldığı makama akın edenler, Hz. Eyyüp peygamberi sağlığına kavuşturduğuna inanılan suyun bulunduğu kuyuyu merakla inceliyor. Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Hz. Eyyüp peygamberin makamı ziyaretçilerin yoğun ilgisini Eyüp kaç yıl sabretti?7 YIL SABRETTİ Hazret-i Eyyub, yedi yıl dert ve belâ içinde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi. Şeytan, bu defâ insan sûretinde Rahîme Hâtunun karşısına çıkıp onu Eyyub aleyhisselamın hizmetinden alıkoymaya Peygamber Makamı hangi otobüs gider?Bu Otobüs hatları Hz. Eyyüb Sabır Makamı yakınından geçiyor 1, 24, Eyüp ne ile imtihan edilmiştir?Allah, Hz. Eyüp'ün sabrını, şükrünü, ihlasını, itikadını ve itaatini sınadı. Onu sağlığı, aile bireyleri ve servetiyle imtihan Eyyub’un Magarasi nerede?Peygamberler arasında sabrı ile tanınan Hz. Eyyüb'ün hastalanıp çile çektiği mağaranın da yer aldığı makam, sabır dileyenlerin akınına uğruyor. Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Eyyüb peygamberin makamı ziyaretçilerin yoğun ilgisini Peygamber nasıl iyileşti?Kurtubi, çıkan kaynak suların Şam'ın Cabiye bölgesinde olduğunu, Hz. Eyyub'un ilk çıkan su ile yıkandığını ve bedeninin dışındakicildindeki hastalığın iyileştiğini, ikinci kaynak sudan da içtiğini ve onunla da içindeki hastalıkların gittiğini, rivayet taşı nerededir?Peygamberler arasında sabrı ile tanınan Hz. Eyyüb'ün hastalanıp çile çektiği mağaranın da yer aldığı makam, sabır dileyenlerin akınına uğruyor. Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde bulunan Eyyüb peygamberin makamı ziyaretçilerin yoğun ilgisini aleyhisselamın eşi kimdir?Hanımı ise Hz. Ya'kūb'un kızı Liya veya Hz. Yûsuf'un oğlu Efraim'in kızı Rahme'dir. Eyyûb takvâ sahibi, yoksullara karşı merhametli, dulları ve yetimleri kollayan, misafire ikram eden, yolcunun yardımına koşan ve Allah'ın verdiği nimetlere şükreden iyi bir insandır.
Sabrın kıymetini bilebilmek, ne kadar kıymetli olduğunu anlamak için, sabrın içinde derinlere dalmak gerekir. Çünkü; sabır deniz gibidir. Kimileri kıyısında gezer, kimileri yüzünde. Kimileri ise hiç birini umursamaz dibini sezer. Bazen dalgalar öyle bir coşar ki her yeri talan edecek zannedersin, vereni unutur, sabrı unutur, korkunun, korktuklarının derdine düşersin. Oysa ki bir sabredebilirsen, o anda bir kulaç derine iner, arzu edilene erersin. Erebilene her yer yakuttur, mercandır, incidir. Çünkü sabrın güzelliği, denizin dibi gibi sabrın içinde gizlidir… “Sabır acıdır, tadı ise acısında saklıdır.” Bazen parçalanır yüreğin, kanar ılgın ılgın, hele de dokundukça zülfiyâre yanar içten içe, yandıkça sabır merhemini sürer kendinde belenirsin, sabır dersin beklersin. Beklemek zordur, sabır işidir. Sabahlar olmaz, uzar sancılı geceler, yüreğinde kıvrılır karanlık. Gün olur yırtar karanlığın örtüsünü, uyandırır sessizliği kabından taşan feryadın. Gün olur, bir nefeslik yer bulamazsın kainatta. Kimselere duyuramazsın sesini, kendi sesinde sessizce boğulursun. Umutsuzluk, fırsatını bulduğu an çöker ensene, unutturur sana sesini duyanı. Ağ gibi örer seni, hakimiyeti ele alınca nefsin. Yeter demek istersin, hatta için için haykırmaya bile başlarsın. İşte o anda sabredebilirsen, “O tutar ellerinden. Bırakmaz seni, “Sabır kulum! “der. “Sabır ! “Kul olacaksan, ümmet olacaksan, mümin olacaksan sabır..! Ah ! Bir erebilirsen sabrın sırrına, niyazların naz makamına çıkar, güller açar kederlerinde, diner yüreğinin acısı, şad olursun yayılınca o tad ruhuna… “Sabır, sabrın içinde kıymetlidir.” Sabır Hz. Yakub’un hicranı, yürek sızısıdır. Yusuf-u Kenan’dır. Ermesi zor olan en güzel makamdır. Sabrın yalnızca kullara, kulluğa mahsus olup, sabretmekle en çetin yolların gülistan olduğunu anlayana; sabır basamak, sabır mertebe, sabır lütuftur, ihsandır… Var mı bir önemi hangi sıfatla buyur geldiğinin, belki acının acısı, zorun en zorudur evladınla gelen sabra davet. Bilirsen Rabbinden geldiğini koşuşturur seni Sefa/Merve arasında, bir dua kapısına, bir dünya kapısına. Belki sabırla fark edersin sunulan ikramı, belki bir isyanın geri çevirir lütfolunan ihsanı. O bir Peygamber ben kulum dedirtebilir sana, belki Eyyub değilim dersin hastalıkla buyur edilince. Varlıkta da, yoklukta da şükür beklenince; düşünür geçersin Hz. Süleyman’ı. Düşün onlara o sabrı veren kim? Unutma ! O senin de Rabbin.! Elbette ki Peygamber değilsin ama bir kulsun, ümmet’sin, müminsin elhamdülillah… İman ile şereflenmiş inanç içindesin, kaldır yüreğinin ellerini Yaradana. Kaldır başını nefsinin gölgesinden, onun fısıltısını değil, kalbinin sesini, Rabbinin davetini duy.! Korkutmasın seni zindanlar, Yusuf olamasan da O’nun kulusun, O hiç seni kendi kuyunda yalnız bırakır mı..? Hiç kurban eder mi yavrunu nefsinin kör bıçağına, İsmail’ce teslim olsan. Dokunur mu ümmet olana cehaletin ateşi, İbrahim’ce düşünsen. Benim Rabbim var desen, diyebilsen. Belki devrilmez nefsinin putları, yok olmaz ama, içten içe erir siner bir köşeye… “Sabır, çilenin bağrında güzelleşir.” Gün vurmalı ki gül güzelleşmeli. Deri dövülmeli ki usta eline girmeli. Demir tavını bulmalı, yanmalı, aslolana kavuşmalı. Ve sen gül olup açmalısın. Şeydan olmalı bülbül, bir daha mest olmalı, bir daha nağmeler yakmalı gün doğumuyla sîretine inen güzelliğe. Gün gelip ıslanmalısın gön gibi, günlerce, aylarca, yıllarca, leyyinleşmelisin. Oldum dediğinde başlanmalısın dövülmeye ta’ki nadide ayaklarda yerini alıp tozlarına turab oluncaya kadar. Gün olup yanmalısın, harlanmalısın. Bırakmalısın gönlünün ellerini aşkın ateşine. Dövdükçe sabır tokmağı hassaslaşmalı özün, serilmeli çile örsüne incelmeli, rakikleşmelisin. Tenin, bedenin, varlığın, bütününle, zahmetle gelen rahmetten nasiplenmelisin. Ta ki kalbin tevhide “lâl”, sevdaya “sal”, mürşidine “yar” gönlünse aşka melâl oluncaya kadar “Ya sabır! Ya sabır! Ya sabır!” Ve işte orda karşılar seni sabır. -“Sabır meydanına hoş geldin” der. -“Zaten oradan geliyorum” dersin, arkana dönünce fark edersin sabrettim zannettiklerinin hiç olduğunu. İşte sabır; dünyalık sabırdan sonra buyur edilen makamdır. Rabbim her daim arkada bıraktıklarımızın hiçliğiyle maddi sabrı aşıp manevi olana erebilmeyi, O’na yar olan gönüllere yar olabilmeyi nasip eylesin…
1324 Son Güncelleme 1324 TAKİP ET İnanç turizminin merkezlerinden olan Şanlıurfa'da Eyüp Peygamber'in sabır makamı yoğun ilgi görüyor. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Eyüp Peygamber'in sabır makamını ziyaret edenler, burada dua ederek Allah'tan sabır dileyip, şifalı sudan içerek şifa istiyorlar. Bir süre makam içerisinde dua eden ziyaretçiler, tarihi eserlerin imitasyonlarına bakarak, eserlerle ilgili yöre halkından bilgi alıyorlar. Çevre illerden Şanlıurfa'ya gelen vatandaşlar, Şanlıurfa'nın 'Peygamberler Şehri' olduğuna dikkat çekerek, ziyaretlerini sıklaştıracaklarını söylediler. Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz
Hz. Eyyûb Kuran’da adı geçen ve Allah’ın kendilerine ilim ve hikmet verdiği bildirilen peygamberlerdendir. Yüce Kitabımız’da Hz. Eyyûb başına gelen dert ile buna gösterdiği sabır ve sonunda ulaştığı mükâfattan bahsedilmekte, onun yaşadığı uzun ve acı olaylara kısaca bir hatırlatma yapılmaktadır. Hz. Eyyûb, önceleri sahip olduğu zenginlik ve bahtiyarlığın sonrasında imtihan ve sıkıntılara uğramış, varını yoğunu ve bütün çocuklarını kaybetmiş, tüm bunlara ve çektiği ağır hastalığa karşılık gösterdiği sabır nedeniyle Allah tarafından Sâd suresinde; “Ey Muhammed! Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu’ diye seslenmişti. Biz de ona, Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su’ dedik. Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik. Şöyle dedik Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.’ Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.” Sâd, 38/41-44 buyrulmak suretiyle, Hz. Eyyûb’un ilahî yardıma mazhar oluşu ayette ifade edildiği üzere Hz. Eyyûb yakalandığı ağır hastalıktan kurtulmak için Allah’ın merhametine sığınarak O’ndan şifa dilemiştir. Yüce Allah duasını kabul etmiş; ayağını yere vurmasını, çıkacak su ile yıkandığında iyileşeceğini bildirerek ona sağlığını, kaybettiği mal ve mülkünü fazlasıyla vermiştir. Eyyûb başına gelen bütün musibetlere rağmen şikâyet etmeyen sabır timsali olarak bilinen bir peygamberdir. Sabır, zorluklarla, sıkıntılarla mücadele edebilme yeteneğidir. Metaneti korumalıyızİnanmış bir insan “neden”, “niçin” oldu, “niye benim başıma geldi” diyerek isyan ve huzursuzluğa düşmek yerine, Allah’a iman etmenin ve sabırla O’nun desteğine, yardımına sığınmanın gönül huzurunu yaşar. Yaşadığımız her olayda, karşılaştığımız her musibette mutlaka bir hikmet vardır. Bizi üzen, sıkan, rahatsız eden bir durumla karşılaştığımızda hemen soğukkanlılığımızı yitirip, yılgınlık ve telaşa kapılmak yerine, bu olayın hakkımızda bizim bilemediğimiz hayırlar taşıyabileceğini düşünmeli, sabır ve metanetimizi feveran ve isyan ettiğimiz bir hadise, zaman içinde şükredeceğimiz bir sonuca dönüşebilir. Nitekim ayette “...Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” Bakara, 2/216 buyrularak, bu hakikate dikkatimiz bir imtihandırŞunu bilmeliyiz ki, Rabbimizin kahır gibi görünen tecellilerinde lütuf, şer/kötülük gibi görünen tecellilerinde de nur gizli olabilir. Sabır timsali Hz. Eyyûb başta olmak üzere bütün peygamberler, yaşadıkları sürece çok çetin imtihanlardan geçirilmiş, sabrederek sonunda hem dünyada hem de ahirette kazançlı çıkmışlardır. Eğer Rabbimizin rızasını kazanan, sevdiği bir kul olmak istiyorsak, iman edip salih ameller işlemenin yanı sıra, ahlakî olgunluk sahibi olmaya çalışmalı, özellikle de takva elbisemizi mutlaka sabır ziynetiyle hepimiz için farklı biçimde tezahür eden bir imtihandır. Bu imtihanı kazanabilenler ancak iman ve sabır sahibi olabilenlerdir. Yüce Mevlamız; “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.” Bakara, 2/155 buyurmaktadır. Sabırlı kullara Kuran’ın duyurduğu en büyük müjde; “Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” Bakara, 2/153; Enfâl, 8/46; “...Allah sabredenleri sever.” Âl-i İmran, 3/146; “...Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir.” Zümer, 39/10 ayetleriyle ifade bir insan için, Rabbinin daima kendisiyle beraber olduğunu hissetmesi, Allah’ın sevgisine mazhar olduğunu bilmesi ve hesapsız mükâfat ile müjdelenmiş olması ne büyük mutluluktur. Sabır, musibetin ilk isabet ettiği anda gösterilen metanettir. Nitekim çocuğunun kabri başında ağlayan bir kadına, tavrı sebebiyle yaptıkları bir uyarıda Hz. Peygamber; “Sabır, musibetle karşılaştığın ilk anda tahammül edebilmektir.” Buhârî, “Cenâiz”, 32 buyurmuştur. Gönülden dua edelimHastalığı süresince yüce Resul’ün “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” Enbiya, 21/83 virdi ile Rabbine yalvarıp, dua ettiğine işaret edilmektedir. Anlaşılıyor ki, dua ve Allah’ı hatırlamak da zikir, güçlüklerle mücadele ve zorlukları yenmede bizim için en önemli moral ve manevi güç hastalık, rızık sıkıntısı ve daha ne tür bir imtihan yaşıyor olursak olalım, Allah’ın ismini anarak ve O’na gönülden dua edip yalvararak, derdimize derman, hastalığımıza şifa bulacağımıza dair ümidimizi ve moralimizi kuvvetli olarak şunu söylemeliyiz ki, halkımız tarafından adeta sabır, Hz. Eyyûb ile özdeş görülmektedir. Böylelikle Kuran-ı Kerim’de onun yaşadıkları üzerinden, buna benzer olayları yaşayan olanlara sabır ve dua ile selamete erişebileceğinin somut örneği verilmiştir Kuran’dan Öğütler, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarıBüyük Selimiye Camiiİstanbul Üsküdar’da bulunan Büyük Selimiye Camii, Selimiye Kışlası’nın bitişiğindedir. Sultan 3. Selim tarafından yaptırılan caminin inşaatına 1801’de başlanmış, 1805’te tamamlanmıştır. Sultan 3. Selim, kısa bir müddet sonra kazan kaldıran yeniçeriler tarafından Nureddin Efendi’nin baş mimar olduğu dönemde kesme taştan yapılan caminin mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Caminin beş pencere dizisine sahip 14 metre 60 santim çapındaki kubbesi, dört küçük kubbeyle desteklenmiştir. Mihrabı ve minberi somaki mermerden yapılan caminin mermer ve tahta işçiliği de birer ustalık imalathanesiBüyük Selimiye Camii, geniş bir dikdörtgen avlunun içindedir. Avlunun dört ayrı yönünde birer giriş bulunmaktadır. Esas giriş batıda olup, buraya on basamaklı bir merdivenden çıkılmaktadır. Ana mekanın üzerini örten kubbe tuğlayla örülmüştür ve üzeri kurşun kaplıdır. Caminin batı cephesinde iki katlı hünkâr dairesi vardır. Mermer sütunlar üzerine oturan bu dairenin sağdaki kısmı padişahın namaz kılması, soldaki ise dinlenmesi ve ziyaretçilerin kabulü için ayrılmıştır. Süsleme bakımından oldukça zengin olan Büyük Selimiye Camii’nin kubbesi kalem işleriyle, kubbe göbeği ise ayetlerle Selimiye Camii’yle beraber ayrıca mektep, muvakkithane, çeşme ve bir de sebil inşa edilmiştir. Deniz tarafında ise Selimiye Kışlası bulunmaktadır. Ayrıca Selimiye adıyla anılan kadife ve kumaş imalathaneleriyle bir de hamam barok stilinde olup kare planlıdır ve tek kubbeyle örtülmüştür. Üç ulu çınarın gölgesinde güzel bir bahçe içinde yer alan Büyük Selimiye Camii bol pencereli olup, kemerler üzerinde yükselen bir kubbeye ve köşelerde zarif ağırlık kulelerine sahiptir. Yapının içi, dışarısı kadar göz alıcı değilse bile çok sayıda pencereleriyle bol ışıklı ve ferahtır. Kubbeyi tutan kemerler, aynı Stilde konsollarla kuvvetlendirilmiştir. Büyük Selimiye Camii’nin yanında mektep ile hünkâr dairesi yer caminin minaresi kalın görüldüğünden inceltilmiş, 1822 yılındaki bir fırtınada harap olunca da tamir edilmiştir. Cumhuriyet dönemine gelince, 1950’li yıllarda cami ve müştemilatı esaslı bir tamirden geçirilmiştir. Bu arada kumaş dokuma imalathanesinden günümüze bir iz Peygamber’in eşsiz cömertliğiAshabının anlatımıyla sevgili Peygamberimiz, esen rüzgârdan daha cömert idi. Kendisinden bir şey istendiği zaman, o şey elinde mevcut ise onu mutlaka verir, asla “yok” demezdi. Kısacası o, insanların en cömerdi idi. Yediğini, giydiğini, bildiğini paylaşır, iyiliğini esirgemez, asla bencillik yapmazdı. Mesela, bir hanım sahabi, bir gün kendi elleriyle ördüğü bir giysiyi getirip Hz. Peygamber’e vermiş ve “Bunu, giyesin diye ördüm” Efendimiz hediyeyi kabul etmiş ve onu giyinip ashabının yanına gitmişti. Allah Resulü’nün üzerindeki hırkayı gören bir sahabi, “Ne kadar da güzelmiş! Bunu bana verseniz” demişti. İnsanların en cömerdi olan Resul-i Ekrem, “Peki” deyip orada biraz oturduktan sonra evine dönmüş ve o giysiyi katlayarak, isteyen sahabiye göndermişti İbn Mace, Libas, 1. Bir başka sefer onun cömertliği, hayatı dünya malından ibaret gören bir Yahudiyi hayrete düşürmüş, Yahudi, onun yaptığı cömertlikleri şaşkınlıkla terennüm etmekten kendini ayet Ayetü’l-kürsi“Allah, kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür” Bakara, 2/255.Bir hadis“Kuran’ın en faziletli ayeti Bakara suresindeki Ayetü’l-Kürsi’dir. Bu ayet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır” Tirmizî, “Fedâilü’l-Kuran”, 2. Sevgili Peygamberimiz özellikle farz namazların arkasından, akşam, sabah ve yatağa yatınca bu ayetin okunmasını tavsiye etmiştir.
EYYÛB ALEYHİSSELÂM Belâlara sabrı ile meşhurdurEyyûb aleyhisselâmın çok mal ve serveti ile oğlu vardı. Sürü sürü hayvanları, bağları ve bahçeleri bulunuyordu. Şam civarında Beseniyye mevkiindeki çiftliklerinde binlerce insan çalışırdı. Fakat servetinin çokluğu onu Allah yolundan alıkoymadı. Eyyûb aleyhisselâm Şam civarında yaşayan insanlara peygamber olarak gönderildi. Onları Allahü teâlâya îmân ve ibadet etmeye çağırdı. Bu uğurda pek çok zahmet çekti. Sonra malı, evladı ve bedeni ile imtihan edildi. Eyyûb aleyhisselâm çok büyük sıkıntılara göğüs gerdi. Sabrı, kullukta kusur etmeyip şikâyette bulunmayışı ve başka güzel vasıfları ile ibadet ehline ve akıl sahiplerine örnek oldu. Allahü teâlâ hazret-i Eyyûb'u imtihan etmeyi murâd etti. Onun malarını çeşitli vesilelerle elinden aldı. Koyunları sel, ekinleri ise rüzgar ile telef oldu. Şeytan çoban suretinde ağlayarak Eyyûb aleyhisselâmın yanına geldi. O sırada insanlara vaaz nasihatte bulunan Eyyûb aleyhisselâma mallarının ve servetinin telef olduğunu söyledi. Hazret-i Eyyûb bu haber kerşısında hiç şikayette bulunmayarak Allahü teâlâya hamd ve şükürde bulundu ve "Üzülme! O malı mülkü bana Rabbim vermişti. Şimdi de aldı. Çünkü sahibi O'dur. " dedi. Bu sözleri ve hareketi karşısında şeytan perişan olup, geri gitti. Sonra Allahü teâlâ Eyyûb aleyhisselâmın, hocaları ile ders okuyan çocuklarının da zelzeleyle ruhlarını aldı. Bu defa hoca şekline giren şeytan feryâd ve figân ederek Eyyûb aleyhisselâmın yanına geldi.."Ey Eyyûb! Allahü teâlâ evini zelzele ile yıktı. Çocukların öldü. Her biri parça parça oldular." dedi.. Çocuklarına olan şefkatından dolayı gözlerinden yaşlar gelen Eyyûb aleyhisselâm sabır ve tevekkül ederek, Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi. Şeytana da "Ey mel'ûn! Sen İblissin. Beni Rabbime isyana teşvik etmek istiyorsun. Şunu bil ki, evladım bir emanet idi. Rabbime niçin inciniyim. Rabbime hamd ederim." buyurdu. Bundan sonra Allahü teâlâ Eyyûb aleyhisselâmın vücuduna hastalık verdi. Hazret-i Eyyûb'un hastalığı gün geçtikçe şiddetlendi. Akrabaları, komşuları ve başkaları yanına uğramaz oldu. Yalnız hanımı Rahîme Hatûn onu terk etmedi. Ona hizmetine devam edip, ihtiyaç için neyi varsa sarf etti. Hazret-i Eyyûb bu halinde de şikâyet ve feryâdda bulunmayıp, hamd etti ve sabır gösterdi. Bu defa şeytan Eyyûb aleyhisselâmın bulunduğu şehir halkına vesvese vererek; "Onun hastalığı size geçer, onu şehrinizden çıkarın." dedi. Şehir halkı Eyyûb aleyhisselâmı ve hanımı Rahîme'yi şehirden dışarı çıkardılar. Rahîme Hâtun şehrin dışında bir yerde hazret-i Eyyûb'a hizmete devam etti. Hazret-i Eyyûb, yedi yıl dert ve bela içinde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi. Şeytan, bu defa insan suretinde Rahîme Hâtunun karşısına çıkıp onu Eyyûb aleyhisselâmın hizmetinden alıkoymaya çalıştı. Ona; "Kendine yazık ediyorsun. Hastalığı sana geçer." dedi. Rahîme Hâtun ise, şeytana; "Onun üzerimdeki hakkı çoktur, ödeyemem. Nîmet ve rahat vaktinde onunla yaşadım. Bu hastalık hâlinde onu bırakamam." dedi. Dönüşte, onları hazret-i Eyyûb'a anlattı. Eyyûb aleyhisselâm da onun iblîs yani şeytan olduğunu ve onun vesvesesinden sakınmasını söyledi. Şeytan daha sonra da Rahîme Hâtunun karşısına çıkarak, vesvese vermeye çalıştıysa da aldırış etmedi. Hazret-i Eyyûb'un hastalığı gittikçe şiddetlendi. Onun bu hâli beden, kalp ve lisanıyla yaptığı kulluk ve peygamberlik vazifelerini iyice zorlaştırdı. O zaman Allahü teâlâya duâ ve niyazda bulundu "Bana gerçekten hastalık isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin." dedi. Allahü teâlâ onun duâ ve niyâzını kabûl etti. Birgün Eyyûb aleyhisselâmın hanımı Rahîme Hâtun yiyecek aramaya çıkmıştı. İkindi vakti Allahü teâlânın lütuf ve müjdesi ulaştı. Cebrâil aleyhisselâm gelerek Allahü teâlâdan; Ey Eyyûb! Belâ verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat ve nîmet vereceğim." haberini getirdi. Allahü teâlâ; "Ey Eyyûb! Ayağını yere vur. Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç. "Sâd sûresi 42 buyurdu. Bu emr-i ilâhî üzerine Eyyûb aleyhisselâm ayağını yere vurdu. Biri sıcak, biri soğuk, iki pınar fışkırdı. Sıcak sudan gusl edince bedenindeki, soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtuldu ve sıhhate kavuştu. Kuvveti geri geldi. Taze bir genç oldu. Elinden alınmış olan mallarını Allahü teâlâ geri iâde etti. Çok sayıda evlâd ihsân etti veya bir rivâyette ölmüş olan oğullarını diriltti. Yüz çeviren dostları kendisine muhabbetle yöneldiler. Eyyûb aleyhisselâm güzel huylu, cömerd ve çok merhametliydi. Fakirlere, misafirlere, yetimlere çok yerdım ederdi. Bedenine, malına ve evlâdına gelen musibetlere sabredip ilahî takdire rızâ gösterirdi. Bundan dolayı insanlık tarihinde, "Eyyûb aleyhisselâmın sabrı gibi" darbımeseliyle anıldı. Allahü teâlâ onu bu güzel vasıfları sebebiyle Kur'ân-ı kerîmde şöyle mehd ü senâ buyurdu "Biz onu belâlara hakikaten sabırlı bulduk. O ne güzel kuldu. Şüphe yok ki o tamamen Allah'a dönen bir zât idi. " Sâd sûresi 44 Eyyûb aleyhisselâmla ilgili olarak Kur'ân-ı kerîmin En'âm, Nısâ, Sâd ve Enbiyâ sûrelerinde bilgi hastalık çektiği mağara ve kutsal suyu ile yıkanarak şifa bulduğu kuyu; günümüzde Urfa’nın Eyyüb Peygamber semtinde, ziyarete açıktır. Eyüp Peygamber Makamı'na girdiğinizde karşınıza cami çıkar sol tarafta sabır makamı denilen mağara, onun hemen aşağısındada su kuyusu vardır...
eyüp peygamber sabır makamı hikayesi